Doğan Cüceloğlu
Geçen haftaki yazımızı okuyan dostlar hatırlar. Yazımızı Doğan Cüceloğlu’nun bir sözü ile bitirmiştik. Geçtiğimiz haftalarda maalesef kıymetli hocamızı kaybettik. Hocamıza dair birçok şey paylaşıldı. Özellikle kendi anılarından oluşan paylaşımlar çok dikkat çekti. Ben de hocamı yâd etmek adına şu an okumakta olduğum, hocamızın “Öğretmenim Bir Bakar Mısın?” kitabı ile ufak bir değerlendirme yazısı yazmak istiyorum.
Geçen hafta paylaştığım cümleden başlamak istiyorum: “Hangi eğitim sistemi içinde olursa olsun, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, öğretmenin öğrenci ile göz göze geldiği bir an vardır. Bu kitap, öğretmenin öğrenci ile göz göze geldiği o anın gücünü anlatmaktadır.” Aslında kitabın özeti bu cümle ama her öğretmenin hatta her çocuğun ilk öğretmenleri olan anne-babaların okuması gereken bir eser olduğunu ifade etmeliyim.
Eser Doğan Cüceloğlu’nun diğer eserleri gibi öğretmenlik mesleğindeki idealizm kazanmak adına önemli bir motivasyon kaynağı olması ile de dikkat çekiyor. Gerek salgın gerekse hayatın her geçen gün zorlaşmasına bağlı olarak kaybettiğimiz motivasyonumuzu geri kazanmak adına da eserin okunmasının önemli olduğunu düşünüyorum.
Motivasyon demişken kitabın konusu üzerinden de söylemeliyim ki salgın sürecinde öğrencilerimizle bire bir göz teması kuramamanın sonucu olarak bu konuda sorunlar yaşadığımızı ifade etmeliyim. İşte bu nedenle öğretmenler olarak en büyük duamız bu salgının defolup gitmesi ve okulların yeniden çocuk sesleri ile dolmasıdır. Öğretmenlik mesleği, peygamber mesleğidir. Peygamber demek, sevgi demektir. Sevgiyi en iyi ifade etmenin yolu da göz temasından geçiyor.
Diğer taraftan geçtiğimiz hafta itibariyle kısmi de olsa yüz yüze eğitime başladık. Aslında 15 Şubat’ta DYK(Destekleme Yetiştirme Kursları) ile birlikte sekizinci sınıflar eğitime başlamıştı. Gerek kıymetli hocamın kitabından gerekse öğrencilerin davranışsal, duyuşsal ve bilişsel durumlarından çıkardığım en temel sonuçlardan biri, öğretmen eğitimin en temel yapılarından birisidir. İster öğretmen merkezli isterse de öğrenci merkezli bir ders anlatım tekniğiniz olsun, fark etmez; yüz yüze eğitimin yani öğretmenin bu işin temeli olduğu anlaşılmıştır.
Özellikle öğretmensiz okul, okulsuz toplum ve benzeri modellerinin daha çok gündem yapılmaya çalışıldığını bir dönemde bu kitap eğitim adına yazılmış önemli eserlerden birisidir. Hem bu nedenle hem de eğitime yapmış olduğu tüm katkıları nedeniyle kıymetli hocamıza Allah’tan rahmet diliyoruz.
Okullar açıldı
Okullarda kısmi de olsa yüz yüze eğitime başlamış olmanın mutluluğunu hem öğrenciler hem öğretmenler hem de idareciler olarak yaşıyoruz. Açıkçası eğitimin bu üç ana paydaşının bu konudaki motivasyonu da bana ayrı bir mutluluk veriyor. Bu hafta yazımızı bir öğretmenimizin yaşadığı ufak bir anı ile bitirmek istiyorum.
“İlimizde son günlerde vaka sayısının artması nedeniyle öğretmenimiz öğrencilerini Temizlik, Maske ve Mesafe konularında uyarırken; “Eğer bu konulara uymazsak okulların yeniden kapanma tehlikesi var.” deyince bir öğrenci ağlamaya başlıyor. Öğretmenin niye ağlıyorsun sorusuna öğrencinin verdiği cevap şu:
“Öğretmenim ben okulumu çok özledim, okul kapanmasın.”
Ben de bu vesile ile “Temizlik, Maske ve Mesafe” konusuna dikkati çekmek istiyorum.
Tüm Yorumlar