Eğitimde sosyal medya kullanımı
Sosyal medya, kullanıcılara düşünce ve bilgi paylaşımı sağlayarak bir etkileşim ortamı yaratan çevrim içi iletişim kanalları ve web siteleri için kullanılan terime verilen isimdir. Özellikle covid-19 virüsü dolayısı ile evde zaman geçirdiğimiz şu günlerde bu zamanın büyük bir kısmını sosyal medyada geçiriyoruz. Yapılan araştırmalar da bu yönde… Örneğin sosyal medya hesabı açanların sayısı bu dönemde artmış.
Yine yapılan araştırmalar bize gösteriyor ki sosyal medya araçlarının kullanılmasının farklı nedenleri var. Sosyalleşme amacıyla (yapılan bir araştırmaya göre sosyal medya kullanıcılarının %60’ı diğer insanların ne yaptığını merak ettikleri için sosyal medyayı kullanıyormuş), bilgi edinme, ünlü olma, ürün pazarlama, toplum yararına çalışmalar yapmak, siyaset yapmak… diye liste uzayıp gidiyor.
Sosyal medya araçları ile ilgili en çok konuşulan, tartışılan konulardan birisi bilgi gizliliği. Bu nedenle de sosyal medya organları, hemen her gün güvenirliklerini kanıtlamak amacıyla eklentiler yayımlayıp güvenirlikle ilgili açıklamalarda bulunuyor. Ancak yine de bu konuda tam bir güven ortamı oluşmuş değil. Bunda şüphesiz Amerika seçimlerinden sonra Facebook ve Donald Trump arasında yapılan iş birliği ile ilgili söylentilerin payı çok fazla.
Sosyal medya artık toplumun yadsınamaz bir gerçeği olmuş durumda. Sosyal medyadan uzak kalmak neredeyse teknolojik cahillik olarak kabul ediliyor. Dolayısı ile hayatımızda önemli bir yere oturmuş olan sosyal medya araçlarının kullanımında da bir eğitimci olarak daha dikkatli olup topluma rol model olmak gibi bir vazifemiz olduğunu ifade etmek isterim.
Koronavirüs karantina günlerinde öğrencileri ile olan iletişimlerini koparmak istemeyen birçok fedakâr öğretmen arkadaşımız, çeşitli sosyal medya araçları üzerinden canlı dersler yaparak onlara bu süreçte destek olmaya çalışmıştır. Ancak bunların bir kısmı ile ilgili güvenlik sorunları oluşmaya başlayınca Milli Eğitim Bakanlığı sürece hızlı bir şekilde müdahale ederek EBA üzerinden canlı ders uygulamasını başlattı. Bu erken müdahalenin yerinde yapıldığı söylenilebilir ancak bunun kenar semtlerde oturan, sınava girecek ama internet erişimi olmayan öğrenciler açısından rekabet anlamında yeni sorunlar ortaya çıkardığını da ifade etmeliyim. Ancak uygulamanın varlığı da şart görünüyordu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konulardaki hızlı müdahalesi takdire şayandır.
Yine de sosyal medyanın kullanımı konusunda eğitimciler olarak çok dikkatli olmalıyız. Sosyal medyanın en büyük işlevlerinden birisi de sosyalleşme demiştik. Yani iletişim kurmak. İletişim en kaba tabiri ile karşılıklı etkileşim olarak tanımlanır. Bu etkileşimin olumlu ve düzenli olması adına yapılan paylaşımların niteliği çok büyük önem arz etmektedir. Toplumun rol modelleri olarak, sosyal hayatın bir parçası haline gelen sosyal medyada yalnız olmadığımızı yakın ve uzak çevremiz tarafından izlendiğimizi asla unutmamalıyız. Uzak ve yakın çevre demişken teknik bir konuyu açıklamakta fayda var. Bazı öğretmen arkadaşlar sosyal medyada öğrencileri iletişime geçmemek adına onların davetlerini ve takip isteklerini kabul etmiyorlar. Bunların bazılarının haklı gerekçeleri de vardır. Ancak herhangi birinin sizi takip etmiyor olması veya arkadaşınız olmaması sizin paylaşımlarınızı görmeyeceği anlamına gelmez. Bu nedenle paylaşımlarımızı yaparken adabı muaşeret kurallarına dikkat etmeliyiz.
Sosyal medya araçlarını kullanırken eğitimci ve memur olarak gözden kaçırdığımız diğer bir konu da 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 7.Maddesindeki “hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar." İfadesini gözden kaçırdığımız gerçeğidir. Tabii ki herkesin bir siyasi düşüncesi vardır ve olmalıdır. Buna bağlı olarak da T.C. Anayasası’nın 26. maddesinin 1. fıkrasına göre “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Ancak çevremizde bulunan birçok kişinin sosyal medya araçlarını kullanırken pek bunlara dikkat etmediğine yakinen şahit oluyoruz. Paylaşımda bulunurken siyasi parti amblemlerini kullananlar mı dersiniz, herhangi siyasiye hakaret mi dersiniz her türlüsünü gördüm. Yapılan paylaşımların her birisinin suç olduğunu söylesem abartmış olmam. Tekrar söylüyorum herkes herkesin düşüncesine katılmak zorunda değil ve bunu ifade etme hakkına da sahiptir. Ancak kimsenin bunu hakaret cümleleri kurarak söyleme hakkı yoktur. Bugün birileri bu yapmış olduğunuz paylaşımlarla ilgili suç duyurusunda bulunmuyor olabilir ama yarının ne getireceği bilinmez.
Okulda yapmış olduğumuz etkinlikleri velilerimizle paylaşmak için de sosyal medyayı sıkça kullandığımız görülmektedir. Bu paylaşımlarda öğrencilerin görüntüleri de yer almaktadır. Ancak MEB tarafından gönderilen 2017/12 sayılı genelge uyarınca “Tüm MEB personeli ile öğrencilerin ses, görüntü, video kayıtlarının İnternet’te, sosyal medyada hukuka aykırı olarak paylaşılması halinde gerekli yasal işlemin başlatılacağı belirtildi.” Ancak bu maddede “hukuka aykırı” tanımı açıklık kazanmasa da öğrencinin kişilik hakları, psikolojik durumu, sosyal yönleri dikkate alınmak zorunda olduğu açıklanmış. Bu nedenle yapılan paylaşımlara da bu konuda dikkat edilmesi gerekir.
Son söz olarak böyle bir zorunluluk olmamakla beraber eğitime dair yapılan paylaşımların orijinal ve örnek teşkil eden paylaşımlar olması gerektiği kanaatindeyim.
Tüm Yorumlar